Daha sonra buradaki arkadaşımız Egidijus'un bizim için Turism Information Ofisinden getirttiği rehber ile Hill of Crosses'a gittik. Buranın ismi Haçlar Tepesi.
Bulunduğumuz yere 10 km. Yine microbus ile gittik. Her yer gibi burası da çimlerin, yeşilliğin arasında bir yer. Yanından küçük bir de nehir akıyor.
Yaklaştıkça ürkütücü yapı daha da belirginleşmeye başlıyor.
Hikaye şöyle. Burada çıkan isyanlar sonucunda ölenler için bu tepeye herkes için bir haç dikilmeye başlanmış. 1850 dense de resmi olarak 1831'de buraya haçların dikilmeye başladığı söyleniyor. Burayla ilgili bir diğer efsane de bir kadının hasta kızı için, rüyasında gördüğü bir kadın tarafından buraya haç dikmesi için yönlendirildiği, ve buraya haç diktikten sonra kızının iyileştiği ve bu olayın yayılması ile birlikte insanların hasta yakınları için buraya gelmelerine sebep olmasıymış.
Burası bir defa devlet tarafından yıkılması, bir kaç defa da mum yüzünden çıkan yangınlardan dolayı epey bir hasar görmesine rağmen şimdi miktar olarak fazlasıyla haç bulunmakta. (100.000'in üzerinde). Buaraya zamanında gelmek yasaklanmış, fakat insanlar gizli gizli geceleri haç dikmeye gelmiş. Şu anda burada yapılan Cumartesi düğünlerinden sonra da evlenen çiftler buraya haç dikmeye gelirmiş. Buraya insanlar bireysel olarak haç diktikleri gibi, şirketler, sınıflar ve aileler için de haç dikenler var..
Papa II. Benedict 1993'te ziyareti sırasında bu büyük haç dikilmiş. Onun etrafına insanların haç dikmesine izin verilmiyor, onun yerine insanlar farklı metodlar buluyorlar :) (2. Resim)
Tepenin yanında turism Information ve hediyelik eşyalar satan bir kısım daha var..
